DOLAR 39,6577 0.08%
EURO 46,1592 0.19%
ALTIN 4.239,300,22
BITCOIN 42053370,86%
Mersin
31°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Sanat, insanlığın belleğidir.

Sanat, insanlığın belleğidir.

ABONE OL
Haziran 24, 2025 15:25
Sanat, insanlığın belleğidir.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sanat, insanlığın belleğidir. Duvarlara kazınmış ilk figürlerden Rönesans’ın görkemli taban fresklerine, sarayların içinde yükselen arya notalarından, sokakta yankılanan bir keman sesine kadar… Sanat her çağda bir ses aramış büyüyeceği zemin yaratmış ve çoğunlukla onu var edenlerin değil, destekleyenlerin ellerinde hayat bulmuştur.

Bu noktada tarih bize çok net bir gerçeği gösterir: Sanatın tarihsel gelişiminde burjuvazinin rolü belirleyicidir.
Elbette bu destek daima “estetik aşkı”yla değil, bazen güç gösterisiyle, bazen ebedileşme arzusuyla gelmiştir; ama sonuçta sanat, bu sermaye ellerinde korunmuş, gelişmiş, nesilden nesile aktarılmıştır.

Medici’lerle Başlayan Bir Hikâye

Rönesans’ın doğum yeri Floransa… Ve o doğumu mümkün kılan, yalnızca sanatçılar değil, onları yaşatan bir ailedir: Medici ailesi.
Bankacılıkla zenginleşen bu hanedan, yalnızca iktidar değil, sanatla da anılmak istemiştir.
Michelangelo, Botticelli, Leonardo da Vinci… Bu devlerin isimleri kadar büyük olan eserlerinin ortaya çıkmasında Mediciler’in sağladığı maddi destek ve entelektüel özgürlük belirleyicidir.
Sanatın devinimi, bu ailelerin salonlarında başlar, halkın görebileceği yapılarda hayat bulur.

Roma’da Medici İzleri:

İki yıl önce Roma’da, sevgili kızım Elif’le birlikte çıktığımız o yolculuk yalnızca bir seyahat değildi bizim için sokaklara dantel gibi işlenmiş sanat eserlerinin içinde tarihe yolculuktu.
Tarihin içinden yürürken, taşların diliyle konuşan sanat eserleriyle karşılaştık.
Ve o taşlarda, duvarlarda, kemerlerde bir isim fısıldanıyordu sürekli kulağımıza: Medici.

Floransa merkezli bu büyük aile, Roma’ya yalnızca siyasal gücünü değil, sanata olan tutkusunu da taşımıştı.
Medici’lerin Roma’daki etkisi, özellikle Villa Medici ile belirginleşiyordu.
Pincian Tepesi’ne konuşlanmış bu yapı, Rönesans mimarisinin Roma’daki ender örneklerinden birisidir.
Bahçelerinin geometrik düzeni, heykellerle bezeli avlusu, iç mekânda yer alan freskler ve zarif sütunlar…
Bir yapıdan çok, bir sanat manifestosu gibiydi Villa Medici.

Elif’le birlikte, sabah saatlerinde çıktığımız o yokuşta, Villa Medici’nin bronz kapılarından içeri girdiğimizde,
bir evin değil, bambaşka bir dünya görüşünün içine adım atmış gibi hissettik.
Aynı anda hem doğaya hem sanata saygı sunan bir düzen kurulmuştu bu mekânda.
Bahçelerde yer alan mitolojik temalı heykeller, klasik Roma’yı ve Rönesans’ı buluşturuyordu.
Her detayda Medici’lerin estetik ve entelektüel tavrı hissediliyordu.

Yine Roma’da, San Lorenzo in Lucina Kilisesi ve Santa Maria sopra Minerva Bazilikası gibi yapılarda Medici ailesinin sanata sunduğu katkılar hem dini hem politik sembollerle iç içe geçmişti.
Sanat yalnızca tanrısal bir anlatı değil, aynı zamanda insanın dünyadaki kudretinin bir yansımasıydı onlar için.

Bu yapılar bize şunu fısıldamıştı:
Sanat, bir mimarîde, bir pencerede, bir freskte kendini gösterdiğinde; onu destekleyen el, yalnızca bağış yapan bir el değil, kültürü şekillendiren bir iradedir.

Bir Müze Gibi Soyadı: Thyssen

Madrid’de yer alan Thyssen-Bornemisza Müzesi, yalnızca bir sanat hazinesi değil, bir ailenin yüzyıllık vizyonunun kanıtıdır.
Baron Heinrich Thyssen, 20. yüzyılın başında modern ve klasik eserleri bir araya getirerek oluşturduğu koleksiyonunu, devasa bir müzeye dönüştürdü.
Bugün o müzede Van Gogh’tan Caravaggio’ya, Picasso’dan Dürer’e kadar onlarca başyapıt sergileniyor.

Geçen yaz, sevgili kızım Elif’le birlikte o müzenin ihtişamlı salonlarında saatlerimizi geçirdik.
Her resmin karşısında hayranlıkla durduk, zamanın akışını unuttuk.
Kimi tabloda bir yalnızlığı okuduk, kimisinde bir başkaldırıyı hissettik.
Renklerin ve çizgilerin dili, bize kelimelerden daha çok şey anlattı.
O an, sanatın yalnızca bir obje değil; ruhu sarıp sarmalayan bir varlık olduğunu anladık.
Ve bir kez daha, bu eserleri bize ulaştıran bir ailenin varlığına saygı duyduk.

Aile Adlarıyla Anılan Sanat

Dünyada Guggenheimlar, Rothschildler, Gettyler…
Her biri, sanata yalnızca bağış yapmadı; onun gelişimi için entelektüel ortam yarattı.
Sanat fuarları, burs programları, özel koleksiyonlar ve müzelerle adlarını yaşattılar; ama daha önemlisi sanatçıları yaşattılar.
Çünkü sanat, ancak yaşatıldığında yaşamaya devam eder.

Türkiye’den Örnekler

Türkiye’de de Eczacıbaşı, Sabancı, Koç gibi aileler, bu geleneğin temsilcileri arasında yer alıyor.
İstanbul Modern, Sakıp Sabancı Müzesi, Arter gibi kurumlar, bu ailelerin kültürel birikimiyle ve sanata olan duyarlılığıyla mümkün oldu.
Ancak bu örnekler hâlâ çok sınırlı, hâlâ çok münferit.

Zenginlik Yeter mi?

Sanata destek vermek, sadece para meselesi değildir.
Eğitimle, vizyonla, estetik algıyla doğrudan ilgilidir.
Tarihsel örneklere baktığımızda, sanatı destekleyen ailelerin çoğunun yüksek kültürle donanmış bireylerden oluştuğunu görürüz.
Sanata duyarlılık, bir diploma değil belki, ama entelektüel emekle kazanılan bir bilinçtir.
Sermaye; bilinçle buluştuğunda kültür olur. Aksi hâlde sadece tüketimdir.

Mersin’in de bir Thyssen’i olabilir, bir Medici’si neden olmasın?
Yeter ki zenginlik, yalnızca madden değil, ruhen de doyuma ulaşsın.
Yeter ki birileri, bu şehirde yaşarken geride yalnızca bina değil, kültürel bir iz, sanatsal bir anlam ve vicdani bir sorumluluk bırakmak istesin.

Üstelik Mersin’de bugün artık sayıca az olmayan, oldukça genişleyen ve ciddi bir ekonomik güce sahip bir zümre var.
Ancak bu zenginliğin önemli bir bölümü; köklü aile geleneğinden, entelektüel birikimden, sanatsal duyarlılıktan yoksun.
Kuşaktan kuşağa aktarılan değerler yerine günübirlik harcamalar, hızlı tüketim alışkanlıkları ve gösteriş odaklı yaşam tarzları öne çıkıyor.
Ne yazık ki bu zümrenin büyük bir kısmı, eğitimi bir yatırım değil, formalite olarak görüyor.
Bu nedenle de sanatı anlamak, korumak ya da desteklemek gibi bir kültürel vizyona sahip olamıyorlar.
Oysa gerçek zenginlik; yalnızca banka hesaplarında değil, bir kentin ruhuna kattığınız değerde saklıdır.
Ve şehirlerin geleceği, işte bu değeri üretenlerle mümkündür.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.