11 Aralık 2025 Perşembe
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), 2025 Yılı Genel Danışma Toplantısını Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi’nde gerçekleştirerek, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu güncel tehditlere dikkat çekti.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), 2025 Yılı Genel Danışma Toplantısı Şube ve Temsilcilik Başkanlarının katılımıyla yapılan toplantı, ülkenin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal durumu değerlendirdi. Ahmet Yorgun’dan Çarpıcı Açıklamalar
Toplantıda, ADD Genel Yönetim Kurulu (GYK) Üyesi Ahmet Yorgun, Danışma Kurulu tarafından oy birliğiyle kabul edilen sonuç bildirgesini açıkladı. Yorgun, açıklamasında şunları vurguladı:
“Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ve Kemalist devrim başta bu coğrafyada ve dünya çapında mazlum uluslara örnek olmaya devam edecektir. Emperyalizm ve işbirlikçileri, dün olduğu gibi bugün de yenilecektir. Ülkemiz varlığına yönelen kapsamlı bir saldırı altında, ulusal varlığımız tehdit altındaysa ve özgür yaşamak istiyorsak tek seçeneğimiz, Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğidir.”
Yorgun, ülke genelinde son yıllarda uygulanan ekonomik politikaların halkı yoksullaştırdığını ve toplumun büyük bir kesiminin temel haklardan mahrum bırakıldığını ifade etti. Ayrıca, Atatürkçü Düşünce Derneği olarak bu süreçte her zaman bağımsızlık ve cumhuriyet değerlerini savunacaklarını belirtti.
Cumhuriyetin Kurumları ve Ekonomik Durum
Bildirgede, Cumhuriyetin kurumlarının bugün yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekildiği, üretim ekonomisinin yerine rant ekonomisinin geçtiği eleştirildi. Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin ağır ekonomik kriz olduğunu belirten Yorgun, “Yoksulluk, enflasyon, işsizlik ve güvencesizleşme gibi sorunlar halkımızı açlık sınırında yaşamaya mahkum etmiştir. Bu tablonun sorumlusu, mevcut ekonomik politikaların vahşi kapitalist uygulamalarıdır” dedi. Ayrıca, sağlık ve eğitim sistemindeki büyük sorunlara da dikkat çekildi. Sağlık sisteminin ticaretleştirilmesi ve eğitimdeki laiklikten sapmalar, toplumun temel haklarına ciddi zararlar verdiği ifade edildi.
Bölünmez Bütünlük ve Emperyalizmle Mücadele
Yorgun, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ve Atatürkçü değerlerin korunmasının hayati önem taşıdığını vurguladı. Son dönemde özellikle dış güçlerin ve bazı iç unsurların ülkenin birliğini bozmaya yönelik girişimlerde bulunduğuna dikkat çekti:
“Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, bölücü terörle mücadele, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ve bölünmez bütünlüğümüzü ilgilendiren bir mesele olmuştur. Emperyalist güçler ve onların işbirlikçileri, Lozan’ı kaldırıp Sevr’i yeniden hortlatmak istiyorlar. Bu çabaların farkındayız ve buna karşı her zaman uyanık olacağız.”
ABD’nin Türkiye İçişlerine Müdahalesi ve Tehditler
Bildirgede, ABD’nin Türkiye içişlerine karışma ve ülkenin ulusal bütünlüğüne yönelik söylemlerine karşı sert bir duruş sergilendi. Yorgun, 2024 yılındaki gelişmeleri örnek vererek ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın ülke içindeki olaylara müdahale etme girişimlerine karşı uyarılarda bulundu. Yorgun, Barrack’ın açıklamalarının Türkiye’nin ulus devlet yapısını hedef aldığını ve bunun kabul edilemez olduğunu belirtti.
Yorgun, ADD’nin emperyalistlerin kurduğu tuzaklara karşı daima uyarılarını sürdüreceğini, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin, Türkiye’nin ve tüm mazlum ulusların geleceği için bir yol gösterici olmaya devam edeceğini söyledi. Yorgun son olarak, “Emperyalizmin bu sinsi tuzakları, Kurtuluş Savaşı’mız ve Türk Aydınlanma Devrimleri ile nasıl bozulduysa, şimdi de öyle bozulacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, Kemalist devrim ile sonsuza dek ayakta kalacaktır” dedi.
Mersin’in Akkuyu Nükleer Santralinde Acil Durum Tatbikatı
Mersin, nükleer enerji alanında önemli bir dönüm noktasına yaklaşırken, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) için yapılan Tam Ölçekli Radyasyon Acil Durum Tatbikatı dikkat çekti.
Silifke ilçesine bağlı Yeşilovacık Limanı’nda gerçekleştirilen tatbikat, radyasyon sızıntısı gibi acil durum senaryolarına karşı hazırlıklı olmak amacıyla yapıldı. Mersin’in Silifke ilçesinde 30 ilden bin 727 personelle radyasyon acil durumlarında kurumların koordinasyonunu sahadaki müdahale hızını ve teknik yeterliliğini test eden ’Tam ölçekli radyasyon acil durum tatbikatı’ yapıldı. Tatbikat, gerçek bir olayın yaşanması durumunda yapılacak koordinasyonu güçlendirmek için hayati öneme sahip. Tatbikat, Mersin İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Mersin İl Emniyet Müdürlüğü, Mersin İl Jandarma Komutanlığı ve Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün katılımıyla gerçekleşti. Senaryo gereği, bir radyasyon sızıntısı durumu simüle edildi ve halkın güvenli şekilde tahliyesi için çeşitli prosedürler test edildi. Tatbikat sırasında, afet ve acil durum ekipleri, görevliler eşliğinde vatandaşları botlarla Taşucu’na taşıdı. Akkuyu Nükleer Santrali, Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali olarak inşa ediliyor ve ilk reaktörünün 2026’da devreye girmesi bekleniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, daha önce yaptığı açıklamada, santralin 2028 yılına kadar 4 reaktörle tam kapasiteye ulaşmasının planlandığını duyurmuştu. Bu büyük projeyle birlikte, santralin çevresindeki halkın güvenliğini sağlamak adına yapılan tatbikatların önemi de arttı.
Gerçeğini Aratmayan Tatbikat
Tatbikat, katılımcılara gerçek bir acil durumun nasıl yönetileceğine dair önemli bilgiler sundu. Her aşamada, tatbikata katılan kurumlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon büyük bir özenle test edildi. Ayrıca, Mersin’deki sivil toplum kuruluşları ve bölge halkı da bu tatbikata ilişkin bilgilendirildi.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin hayata geçmesiyle birlikte, bölgede enerjinin çeşitlendirilmesi ve enerji bağımsızlığının artırılması hedefleniyor. Ancak, nükleer enerji üretimiyle birlikte gelebilecek potansiyel risklere karşı yapılan bu tür tatbikatlar, halkın ve yetkililerin her türlü olumsuz duruma karşı hazırlıklı olmasını sağlıyor.
Mersin’e komşu Antalya’nın Serik ilçesinde gerçekleşen 4,9 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki tektonik hareketliliğin boyutlarını gözler önüne serdi.
Ancak, uzmanlar yalnızca Antalya için değil, komşu il Mersin için de olası bir deprem riski konusunda uyarılarda bulunuyor. Mersin’in, Akdeniz Çanağı’nda yer alması nedeniyle aktif fay hatlarının etkisi altında bulunması, kentteki riskin ciddiyetini artırıyor. Özellikle, Mersin’in yakın çevresinde bulunan Ecemiş Fay Hattının tetiklenme olasılığına dair daha fazla araştırma yapılması gerektiği vurgulanıyor. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’dan Uyarılar: Akdeniz Kabuğunda Derin Hareketler
Antalya’daki depremle ilgili yaptığı açıklamalarda, ünlü Jeolog Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, sarsıntının basit bir kırılma değil, çok daha derin ve karmaşık bir tektonik hareket olduğunu belirtti. Üşümezsoy, depremi “Akdeniz kabuğunun Anadolu’nun altına daldığı yitim zonundaki derin bir hareket” olarak tanımlayarak, bu tür sarsıntıların sadece yüzeydeki fay hatlarının değil, yerin çok derinliklerinde meydana gelen çatlamaların da etkisiyle gerçekleştiğini ifade etti. Ecemiş Fay Hattı’nın Tehlikesi: Mersin’in Risk Altında Olduğu Unutulmamalı
Mersin, Akdeniz Çanağı’nın tam ortasında yer alıyor ve bu durum, kenti olası depremler açısından riskli bir bölge haline getiriyor. Ecemiş Fay Hattı, Mersin’e oldukça yakın bir konumda bulunuyor ve aktif bir fay hattı olarak biliniyor. Bu fay hattı, geçmişte de birkaç önemli sarsıntıya yol açmış ve bölgedeki yerleşim alanlarını etkilemişti. Prof. Dr. Üşümezsoy, Antalya’daki deprem gibi büyük sarsıntıların etkisinin, sadece Antalya’yla sınırlı kalmayabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Özellikle, Mersin’in bu bölgeye komşu olması, Ecemiş Fay Hattı’nın tetiklenmesi durumunda kenti de risk altına sokuyor.
Akdeniz ve Anadolu Plakalarının Karmaşık Hesaplaşması
Prof. Dr. Üşümezsoy, bölgedeki tektonik hareketliliği daha geniş bir perspektiften ele alarak, Akdeniz ve Anadolu plakalarının birbirleriyle olan etkileşimini inceledi. Bu plakaların derinlerdeki hareketleri, yüzeydeki fay hatları üzerinden hissedilen büyük depremleri tetikleyebiliyor. Özellikle Antalya Körfezi ve çevresindeki depremsellik bu derin ve karmaşık tektonik hareketlerin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Üşümezsoy, “Antalya’daki depremin sadece bölgesel bir olay olmadığını, Akdeniz’in derinliklerinde büyük bir hesaplaşmanın sonucu olduğunu” belirtti.
Mersin İçin Olası Deprem Senaryoları ve Araştırma İhtiyacı
Mersin’in bu tür büyük tektonik hareketlere açık bir bölge olması, olası depremlerle ilgili araştırmaların hızlandırılmasını gerektiriyor. Özellikle Ecemiş Fay Hattı’nda yapılacak daha detaylı araştırmalar, bu fayın ne zaman ve nasıl hareket edebileceğine dair önemli veriler sağlayabilir. Deprem riski, sadece büyük şehirleri değil, çevre bölgeleri de etkileyebilir. Bu bağlamda, Mersin’deki olası bir depreme karşı hazırlıklı olabilmek için bilimsel çalışmaların ve yerel yönetimlerin işbirliğiyle hızlı bir şekilde önlemler alınması gerektiği ifade ediliyor.
Başsavcı Çelikkol: “Mersin’i en güvenli şehir yapacağız”
Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çelikkol, adliyedeki yeni yapılanma ve güçlendirilmiş kadrolarla suç oranlarında yüzde 5 düşüş sağlandığını açıkladı.
Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çelikkol, kentte adli hizmetlerin güçlendirilmesi, suç oranlarının düşürülmesi ve vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştırılması için önemli yapısal adımlar attıklarını belirterek, ‘Hedefimiz; Mersin’i Türkiye’nin en huzurlu, en güvenli ve adalete güvenin en yüksek olduğu şehir haline getirmektir’ dedi.
Başsavcı Çelikkol, beraberinde Başsavcı Vekili İsmail Teker ile birlikte kentteki basın mensuplarıyla bir araya geldi. Çelikkol, yaptığı bilgilendirmede, demokratik hukuk devletlerinde hesap verebilirlik ve şeffaflığın zorunlu olduğuna dikkat çekerek, yıllık faaliyet raporunun ocak ayından sonra kamuoyuyla paylaşılacağını söyledi. Basının önemine vurgu yapan Çelikkol, soruşturma evresindeki gizliliğin hem insan hakları hem de adil yargılama ilkeleri açısından vazgeçilmez olduğunu ifade etti.
Müracaat Bürosunda savcı sayısı artırıldı
Vatandaşların adliyedeki işlemlerinin hızlandırılması ve her mahallenin bir savcı tarafından daha iyi tanınması amacıyla müracaat bürosunda önemli düzenlemeler yapıldığını söyleyen Çelikkol, ‘Daha önce 3 savcının görev yaptığı müracaat birimini 8 savcıya çıkardık. Tıpkı aile hekimliği sistemi gibi, mahalle ve karakolları savcılarımız arasında paylaştırdık. Böylece hem vatandaş hem basın, kendi bölgesinden sorumlu savcıya daha kolay ulaşabilecek’ ifadelerini kullandı.
Kadına Yönelik Şiddet Bürosunda yalnızca kadın savcılar görev yapıyor
Kadına karşı şiddet suçlarında sürecin daha hassas yürütülmesi için yeni bir yapılanmaya gidildiğini ifade eden Çelikkol, ‘Kadınların kendilerini rahat ifade edebilmeleri için kadına karşı şiddet bürosunda artık sadece kadın cumhuriyet savcıları görev yapıyor. Ayrıca çocuk bürosu ve aile içi şiddet bürolarına da ikişer kadın savcı görevlendirdik’ diye konuştu.
Örgütlü suçlara karşı kararlılık: ‘Hiçbir suç örgütüne alan bırakmayacağız’
Mersin’de örgütlü suçlar ve kaçakçılık faaliyetlerine karşı kararlı bir mücadele yürütüldüğünü belirten Çelikkol, bu kapsamda örgütlü suçlar bürosundaki savcı sayısının 2’den 4’e çıkarıldığını söyledi. Başsavcı, ‘Amacımız, suç örgütlerinin şehirde kök salmasına fırsat vermemek. Mersin’de örgütlü suçların rahatça dolaşacağı bir alan bırakmamaya kararlıyız’ dedi.
Adliyede vatandaş odaklı hizmet: Bebek bakım odaları
Adliyeye gelen bebekli ailelerin yaşadığı sıkıntıları dikkate aldıklarını belirten Çelikkol, adliyenin içine özel bebek bakım odaları yapıldığını ifade ederek, ‘Ailelerin duruşma sürecinde çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği daha sağlıklı ortamlar oluşturduk’ şeklinde konuştu.
Suç oranlarında yüzde 5 azalma
Başsavcı Çelikkol, Mersin’de adli olaylarda belirgin bir düşüş yaşandığını da açıkladı. Geçen yıl 1 Ocak-11 Aralık arasında 83 bin 645 adli olayın meydana geldiğini, bu yıl aynı dönemde ise 79 bin 417 olayın kayıtlara geçtiğini belirten Çelikkol şöyle konuştu: ‘Bu yıl adli olaylarda 4 bin 228 olaylık bir azalma yaşandı. Bu da yaklaşık yüzde 5’lik bir düşüşe denk geliyor. Bu önemli bir başarıdır. Hem güvenlik birimlerimizin önleyici tedbirleri hem de adli süreçlerdeki hızlı ve kararlı çalışma bu sonucu doğurdu.’
Adliyedeki iş yükünün daha etkin yönetilmesi için savcı kadrosunun genişletildiğini belirten Çelikkol, ‘Cumhuriyet savcısı sayımız 94’ten 101’e çıktı. Toplamda 65 hakim ve 101 savcı ile görev yapıyoruz’ dedi.
‘Suçun yanına kar kalmasına asla izin vermeyeceğiz’
Başsavcı Çelikkol, adaletin gecikmeden tecelli etmesi için tüm birimlerin koordineli çalıştığını belirterek, ‘Vatandaşlarımızın huzur içinde sokakta dolaşabilmesi, suçun önlenmesi ve işlenen suçların karşılıksız kalmaması için çalışıyoruz. Suç işleyen hiç kimsenin yanına kar kalmaması için tüm gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Suç oranlarının düşürülmesi ve vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştırılması için önemli yapısal adımlar atıyoruz. Hedefimiz; Mersin’i Türkiye’nin en huzurlu, en güvenli ve adalete güvenin en yüksek olduğu şehir haline getirmektir’ ifadelerini kullandı.
Toplantının sonunda basının önemine özellikle vurgu yapan Çelikkol, ‘Toplumu bilgilendirme görevinde basın bizim en büyük paydaşımızdır. Sizlerin hassasiyeti suçlarla mücadelede elimizi güçlendiriyor’ dedi.
Mersin’de yılbaşı hediyelik eşyası olarak ne alınır? 2026 için hediye rehberi
2026 yılına sayılı günler kala “Mersin’de yılbaşı hediyelik eşyası olarak ne alınır?” sorusu yeniden gündemde. Mersin’e özgü cezeryeden narenciye ürünlerine, el emeği hediyelerden yöresel sepetlere kadar en çok tercih edilen yılbaşı hediyeliklerini derledik.
Mersin’de yılbaşı hediyelik eşyası tercihleri her geçen yıl daha yerel ve özgün ürünlere yöneliyor. Sevdiklerine anlamlı bir hediye vermek isteyen vatandaşlar, hem Mersin’in kültürünü yansıtan hem de doğal içeriğe sahip ürünleri ön planda tutuyor. Kentin tarım, gastronomi ve el sanatlarındaki zenginliği, yılbaşı hediyesi seçeneklerini oldukça genişletiyor.

“Mersin yılbaşı hediyelikleri” denildiğinde akla ilk gelen ürün hiç kuşkusuz cezerye oluyor. Özellikle Tarsus’ta üretilen cevizli, fıstıklı, nar aromalı ve çikolatalı cezeryeler; doğal içeriği, uzun raf ömrü ve özel kutulamalarıyla yılbaşı için ideal bir hediye alternatifi sunuyor. Hem şehir içi hem şehir dışı hediyelerde en çok tercih edilen Mersin yöresel ürünlerinin başında yer alıyor.
Mersin’de faaliyet gösteren kadın kooperatifleri ve yerel girişimciler tarafından üretilen el yapımı sabunlar ve doğal mumlar, 2026 yılına girerken en çok tercih edilen yılbaşı hediyelik eşyaları arasında yer alıyor. Zeytinyağı, defne, lavanta ve narenciye özlü ürünler; çevre dostu yapılarıyla dikkat çekiyor.
Kızkalesi, Soli Pompeiopolis ve Cennet-Cehennem Obrukları gibi Mersin’in simgesel noktalarını yansıtan magnetler, kupa bardaklar, anahtarlıklar ve masa süsleri de yılbaşı alışverişlerinde rağbet görüyor. Bu tür ürünler, Mersin hatırası taşımak isteyenler için sıkça tercih ediliyor.
Mersin’de yılbaşı hediyelik eşyası denildiğinde yöresel ürün sepetleri de önemli bir yer tutuyor. Cezerye, narenciye reçeli, zeytinyağı, turunç kabuğu tatlısı ve yerel kahvelerden oluşan bu sepetler; şık sunumlarıyla dikkat çekiyor. Özellikle kurumsal yılbaşı hediyelerinde bu sepetlerin tercih edildiği görülüyor.
Kapalı Çarşı, sahil şeridindeki hediyelik dükkanlar ile Tarsus ve merkez ilçelerdeki yöresel ürün mağazalarında yılbaşı öncesi yoğunluk yaşanıyor. Uzmanlar, yerel esnaftan yapılan alışverişin kent ekonomisine katkı sağladığını vurguluyor.
Yeni yıla girerken Mersin’in kokusunu, tadını ve emeğini taşıyan yılbaşı hediyelik eşyaları; sevdikleriniz için sadece bir hediye değil, kalıcı bir anı sunuyor. 2026 yılına Mersin’e özgü hediyelerle başlamak isteyenler için seçenekler oldukça geniş.
Mersin’de yılbaşı hediyesi nereden alınır?
Kapalı Çarşı, Tarsus çarşısı, sahil bandındaki hediyelikçiler ve yöresel ürün mağazaları en çok tercih edilen noktalar arasında yer alıyor.
Mersin’e özgü en popüler yılbaşı hediyesi nedir?
Cezerye, Mersin’e özgü en bilinen ve en çok tercih edilen yılbaşı hediyesidir.
Yöresel yılbaşı hediyeleri uzun süre dayanır mı?
Cezerye, reçel ve zeytinyağı gibi ürünler uygun koşullarda saklandığında uzun süre dayanabiliyor.