DOLAR 42,4526 0.08%
EURO 49,1144 -0.04%
ALTIN 5.679,970,80
BITCOIN 3682703-0,32%
Mersin
20°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Mersin Barosundan Önlenebilir Şiddete Karşı Ses Yükseltin

Mersin Barosundan Önlenebilir Şiddete Karşı Ses Yükseltin

ABONE OL
Kasım 26, 2025 09:51
Mersin Barosundan Önlenebilir Şiddete Karşı Ses Yükseltin
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mersin Barosundan Önlenebilir Şiddete Karşı Ses Yükseltin
Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi.
Merkez Başkanı Av. Gülce Dida Çavdar, şiddetle mücadelede alınması gereken sorumlulukları vurgularken, “Kadınlara yönelik şiddet önlenebilir. Yaşam hakkını korumak, ertelenemez pozitif bir yükümlülüktür” dedi.
“25 KASIM, KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI YÜKSELEN ORTAK SESİN GÜNÜDÜR”
Mersin Barosu Avukatlar Odası’nda gerçekleştirilen basın açıklamasına, Mersin Barosu Başkanı Av. Gazi Özdemir ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı. Açıklama, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuk Komisyonu (TÜBAKKOM) ile ortaklaşa okundu. Av. Çavdar, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1999 yılında 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan ettiğini hatırlatarak, “25 Kasım, tüm dünyada kadınlara yönelik şiddetle mücadelede yükselen ortak sesin günüdür. Bu tarih, kadınların yaşam haklarına saygıyı talep etmek ve bu hakları ihlal eden her türlü şiddet ve eşitsizliği protesto etmek için bir fırsattır” dedi.
“ŞİDDETİN TEMEL SEBEPLERİ: EŞİTSİZLİK VE CEZASIZLIK”
Av. Çavdar, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddetin yalnızca münferit olaylarla sınırlı kalmayıp, sistematik bir olgu halini aldığını belirtti. “Eşitsizlik ve cezasızlık, şiddetle birlikte var olan olgulardır. Kadınlar; evde, işyerinde, okulda, sokakta ve hatta adliye koridorlarında şiddete uğramakta, koruma kararları çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmaktadır. Adalet, çoğu zaman ya gecikmekte ya da hiç gelmemektedir. Her bir kadın cinayeti, devletin yaşam hakkını koruma sorumluluğunu yerine getiremediğinin acı bir göstergesidir” dedi. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için hukuki düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizen Av. Çavdar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin, kadınları koruyan mekanizmaların zayıflamasına yol açtığını belirtti. Çavdar, “Şiddetle mücadelede İstanbul Sözleşmesi’nin sağladığı koruma boşluğu, hükümetin ulusal ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmemesiyle daha da derinleşmiştir. Kadınların yaşam hakkına saygı, sadece bir devlet sorumluluğu değil, aynı zamanda toplumsal bir zorunluluktur” dedi.
“ŞİDDET, ÖZEL DEĞİL KAMUSAL SORUMLULUKTUR”
Kadına yönelik şiddetin, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun adalet, eşitlik ve demokrasi sınavı olduğunu vurgulayan Çavdar, sözlerine şöyle devam etti: “Kadına yönelik şiddet, özel alanın değil, kamusal sorumluluğun konusudur. Devletin tüm kurumları, yargı organları ve karar vericileri, kadınların yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlüdür.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.