Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz aldım. Değerli hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerin üzerinden neredeyse üç yıl geçmiş olmasına rağmen, depremzede vatandaşlarımızın bir kısmı hâlen 21 metrekarelik konteynerlerde yaşamını sürdürmekte. Uygulamış olduğunuz eksik politikalar yüzünden deprem bölgesinde vatandaşlarımızın bir kısmı bu kışı da ne yazık ki soğukta ve konteyner kentlerde geçirmek zorunda kalacak. Deprem bölgesinde, sizin açıklamalarınızın aksine barınma problemi hâlen büyük bir sorun olarak devam ediyor. Hâlbuki, siz daha önce yapmış olduğumuz açıklamalarda Kasım ayının sonuna kadar deprem bölgesindeki konteyner kentlerin kaldırılacağını söylemiştiniz. Sayın Bakan, elbette bu geçen dönemde bir şeyler yapıldı ancak vatandaşlara vermiş olduğunuz hatta tarih vererek vermiş olduğunuz sözlerin hiçbiri gerçekleşmedi. Sayın Cumhurbaşkanı 2023 yılında deprem bölgesi ziyareti sırasında yapmış olduğu açıklamalarda amaçlarının 319 bini bir yıl içinde olmak üzere 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim edileceğini söylemiş ve ardından da bir başka ziyaretinde 244 bin konutun ve 75 bin köy evinin inşaatının bir yıl içerisinde bitirileceği sözünü vermişti, dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı da Toplu Konut İdaresinin deprem bölgesinde inşa edeceği konut sayısını 850 bin olarak duyurmuştu. Sayın Bakan, aradan geçen otuz iki aya rağmen gelinen bu noktada söylenenlerin hepsi ne yazık ki kocaman bir hayal oldu. Deprem bölgesinde bugüne kadar anahtar teslimi yapılan konut sayısı ancak 350 bine ulaştı. Bırakın normal yaşama ilişkin deprem bölgesinde yaşanan zorlukları, depremzedelerin barınma sorunlarını hâlâ çözemedik. Şimdi de çıkıp bu milletle dalga geçer gibi 500 bin sosyal konut projesi sunuyorsunuz. Siz, önce depremzedelerimizi konteynerlerden kurtarın.
Sizler depremzedelerimizi konteyner kentlerden kurtarmadığınız sürece hayatını kaybeden 53 bin insanımızın iki elleri yakanızda olacaktır, bunu bilmenizi isterim.
TOKİ, zamanında teslim etmediği konutlar yüzünden binlerce vatandaşımızı mağdur etmiştir. TOKİ mağdurları sizlerden sorunlarına çözüm bekliyor. TOKİ mağdurlarını niçin görmezden, seslerini duymazdan geliyorsunuz? Emeklinin ve dar gelirlinin ödeyemeyeceği şekilde yüksek taksitler, zamanında teslim edilmeyen konutların maliyet artışlarının hak sahiplerine yansıtılması büyük bir haksızlık değil midir? Bu durum, TOKİ’nin dar gelirli vatandaşlarımıza barınma imkânı sunan bir kurum olmaktan çok uzaklaştığını gösteriyor.
2022 yılında kurası çekilen ilk evim arsa projesinde hak sahibi olan binlerce vatandaşımız şu anda mağdur durumda. Üç yıldır hiçbir somut adım atılmadığını belirten vatandaşlarımıza hâlen yer teslimi yapılmadı, imar planları açıklanmadı, altyapı süreci başlatılmadı, projeye dair takvim, aşama ve resmî bir bilgilendirme paylaşılmadı. Arsanın nerede, ne zaman ve nasıl teslim edileceğine dair en küçük bir bilgi olmadığını söyleyerek sizlere sitem ediyorlar.
Sayın Bakan, vatandaşlarımız İlk Evim Arsa Projesi’nde üç yıldır hiçbir adım atılmadığı için mağdur olduklarını söylüyor. Peki, bugüne kadar oluşan maliyet artışları kime, nasıl yansıtılacak? Bu enflasyon ortamında üç yıl önceki demirin, çimentonun, kısacası inşaat malzemelerinin fiyatı ile bugünkü fiyatlar aynı mı; bunun hesabını kim verecek?
Sayın Bakan, kentsel dönüşüm konusunda da ne yazık ki ülkemizde bugüne kadar 1999’dan bu yana önemli bir adım atılamadı. Kendi imkânlarıyla kentsel dönüşümü gerçekleştiremeyen emekli ve dar gelirli vatandaşlarımızın evleri ya kendiliğinden çökmekte ya da bu vatandaşlarımız âdeta tabuta dönmüş evlerinde kendi kaderlerini beklemektedir. Niçin yeterli ödenek ayırarak veya uygun finansman sağlayarak kentsel dönüşümü başta İstanbul olmak üzere, ülke genelinde başlatmıyorsunuz? 11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş depreminden hiç mi ders almadık?
Sayın Bakan, siz o koltukta otururken çevre talan ediliyor. Dış kaynaklı maden şirketleri ormanlarımızı ve tarım arazilerimizi köstebek gibi talan ediyor. Bunlara neden engel olmuyor, neden ses çıkarmıyorsunuz? Bu millet çevreyi size emanet etti, bekçi olarak sizi oraya tayin etti fakat biz bu emaneti bugüne kadar maalesef koruyamadık, koruyamıyoruz. Korumak bir yana, çevreyi koruyan bütün düzenlemeler sizin döneminizde teker teker ortadan kaldırıldı ve çevreyi koruyan hemen hemen hiçbir düzenleme kalmadı.
Daha iki-üç ay önce temmuz ayında çıkarılan yasayla çevrenin tabutuna en son çiviyi de siz çaktınız. Temmuz ayında Genel Kurulda görüşülen ve kanunlaşan 215 sıra sayılı düzenlemeyle çevre hukuku, anayasal mülkiyet ilkeleri, kamu denetimi ve idari şeffaflık bakımından son derece sakıncalı düzenlemeler getirildi. Şu anda çevresel etki değerlendirme raporları yerli ve yabancı şirketler için âdeta bir formaliteye dönüşmüş durumda. Bundan böyle maden ve benzeri yatırımlarda ÇED raporlarının yeterince incelenmeden ve ilgili kurumlara sorulmadan verilmesi özellikle ormanlık alanlarda, tarım arazileri, zeytinlikler ile su kaynakları üzerinde geri dönüşü olmayan çevre katliamlarına yol açması kuvvetle muhtemel. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Başkanlığında oluşturulan bir kurul stratejik ve kritik madenler ile “Üstün kamu yararı var.” diyerek ÇED konusunda kararlar kendi inisiyatifleriyle alınabilecek. Kurulda yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler ve çevre bilim insanlarına neden yer verilmedi; bunu kamuoyuna açıklamanız gerekir. Bu durumda çevresel karar alma süreçlerinin tek merkezli bir yapıya devredilmesi dolayısıyla toplumsal ve bilimsel denetimin ortadan kaldırılması size göre ne anlama geliyor? Bunu mutlaka açıklamanız gerekir. Bu kanuna göre ormanlık alanlarla birlikte, sit alanları, turizm bölgeleri, mera ve sulak alanlarda fiilen maden sahası, taş ocağı ve çimento fabrikası projelerinin önü açılacak. İşin en vahim olan yanı ise bu düzenlemeyle ormanlar dâhil olmak üzere, bazı hassas alanlar için resmi kurumlara ÇED süresince en geç üç ay içinde görüş bildirme zorunluluğu getirilmekte, bu süre içerisinde görüş bildirmeyen kurum olumlu görüş bildirmiş yani izin vermiş sayılıyor. Siz Çevre Bakanı olarak çevreyi talana açacak olan bu düzenlemeden hiç mi rahatsız olmuyorsunuz? Verdiğiniz izinlerle kirlenmedik toprak, nefes alacak hava ve içilecek su kalmadı. Uygulamış olduğunuz yanlış çevre politikaları sayesinde
dere ve göllerimizden sonra tarihinde ilk kez göletlerimizi ve bazı barajlarımızı da kuruttuk, gelecek nesillere hemen hemen hiçbir şey bırakmıyoruz.
Sayın Bakan, Mersin’de uygulamaya sokulan, çevreyi kirleten ve insan sağlığını tehdit eden projeler Mersin’in havasını, suyunu, toprağını ve denizini mahvediyor. Gelişmiş ülkelerin ve Avrupa Birliği ülkelerinin kendi ülkelerinde istemedikleri her türlü yatırım ülkemizde ve Mersin’de hayata geçirilmekte ve geçirilmeye devam edilmektedir. Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapımı Mersinli hemşehrilerimizin bütün itirazlarına rağmen tamamlanmak üzere. Santral, sadece Mersin turizmini değil Antalya turizmini de etkileyecek niteliktedir. Santral, tam anlamıyla faaliyete geçtiğinde günlük 25 milyar litrelik soğutma suyunu denizden çekecek ve sonra da denize bırakacak, bu işlem sırasında deniz 2 ila 6 derece ısınacaktır.
Bu durum karşısında denizin 1 derece bile ısınması ciddi sonuçlar doğuracak. Turizm alanlarının tam ortasına yapılan bu santralden çıkacak nükleer atıkların nasıl, nerede ve hangi yöntemle bertaraf edileceği bile belli değil. Bir önlem almazsak santral yalnızca Mersin’in denizini değil toprağını ve suyunu da kirletecek.
Çimento fabrikaları çevre ve insan sağlığını tehdit ederken hâlâ daha çimento fabrikalarına izin veriyorsunuz. Bu fabrikalar Mersin’in havasını, suyunu, toprağını kirletirken taş ocakları da aynı şekilde zarar veriyor. Mersin’de ekolojik denge adım adım bozuluyor. Çimento ihracatında Avrupa 1’incisi olduk diye sevinenler aslında bilerek ve isteyerek Mersin’de ve Türkiye’de tarımı ve turizmi bitirecek olan yolları kendi elleriyle açıyor. Mersin Limanı’nda, Atatürk Parkı önünde başlatılan liman genişletme ve rıhtım uzatma çalışmaları tam gaz devam ediyor. Mersin’de nefes alınacak ve dinlenecek bir yer daha ranta kurban ediliyor diyor, bu bütçenin Bakanlığınız için ve ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
GÜNDEM
41 dakika önceGÜNDEM
44 dakika önceGÜNDEM
50 dakika önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
4 saat önceGÜNDEM
6 saat önceGÜNDEM
6 saat önce
1
MTSO 39 No’lu Emlak ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi uluslararası eğitimciyi getirdi
22687 kez okundu
2
BAYRAMDA MUHTEŞEM BİR DOĞADA YENİLENİN: BN HOTEL THERMAL & WELLNESS
21172 kez okundu
3
Bağırsaklar nasıl temizlenir sorusunu birçok kişi soruyor
20070 kez okundu
4
MERSİN TARİHİ
19781 kez okundu
5
MAN TOPLU TESLİMATLARINA BU KEZ MERSİN’DE DEVAM ETTİ:
19653 kez okundu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.