DOLAR 42,7295 0.06%
EURO 50,0904 -0.23%
ALTIN 5.930,420,36
BITCOIN 3719904-0,15%
Mersin
16°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kocamazdan  MECLİS DEN KONUŞMASI;

Kocamazdan MECLİS DEN KONUŞMASI;

ABONE OL
Aralık 17, 2025 08:38
Kocamazdan  MECLİS DEN KONUŞMASI;
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz aldım.
Yüce Meclisi ve Aziz Milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Milletvekilleri,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde başta çevre olmak üzere hemen hemen her alanda önemli sorunlar yaşanmaktadır.
Doğal çevre korunamamış ve ranta kurban edilmiş, şehirlerin silueti dikey mimari ile bozulmuş, görüntü kirliliği rahatsızlık boyutuna ulaşmış, iklim değişikliğine yönelik olarak gerekli adımlar yeterince atılmamıştır.
Üzülerek belirtmeliyim ki, ülkemizde kurumadık ve kirlenmedik dere, akarsu, göl ve baraj kalmamış, su kaynaklarımız iyice azalmış, artık alacak nefesimiz, içecek suyumuz, yüzümüzü süreceğimiz temiz toprağımız kalmamıştır.
Geldiğiniz günden beri ülkemizi neredeyse Avrupa Birliği ülkelerinin çöplüğüne çevirdiniz, Avrupa’dan en fazla plastik atık alan ülke yaptınız.
Madencilik kanunu neredeyse ayda bir değişmiş, her değiştiğinde orman varlıklarımız, su kaynaklarımız, kültür miraslarımız korunamamış, zeytinliklerimiz ve tarım arazilerimiz madencilik faaliyetlerine kurban edilmiştir.
Bugün doğayı, ormanı, çevreyi ve kültür varlıklarımızı maden ocaklarına, çimento fabrikalarına ve taş ocaklarına karşı koruyacak hiçbir yasa kalmamıştır.
Maden şirketleri, taşocağı sahipleri, çimento fabrikaları ve sanayi kuruluşları söz konusu olduğunda bu iktidar için, doğal zenginliklerimiz, ormanlık alanlar ve verimli toprakların en önemlisi de insan sağlığının hiçbir önemi yoktur.
İnsan sağlığı ve doğal çevre ranta yenik düşmüş, kısa sürede ÇED gerekli değildir raporu alınabilirken. Bu duruma itiraz ederek köyünde suyuna, toprağına ve havasına sahip çıkan vatandaşların karşısına devletin güvenlik güçleri dikilmiştir.
Sayın Bakan, Şu anda Mersin’in Aslanköyü sakinleri sizden müjdeli bir haber beklemektedir. Daha önce Torosların tepesinde Karaman sınırlarında 23,77 hektarlık bir alan için verdiğiniz Boksit madeni ruhsatı alan Berus maden İşletmesi, maden sahasını 21 kat yükselterek 510 hektara çıkarmak üzere Aslanköy’de ÇED toplantısı yapmak istemiş, Aslanköylülerin tepkileri ile karşılaşmıştır.
Aslanköy, Mersin’in tercih edilen yaylalık alanlarından birisidir. Aslanköy sakinleri ürettikleri ürünlerle kıt kanaat geçinen insanların yaşadığı bir yerdir. Ayrıca başvuru yapılan alan yaz aylarında yörüklerin hayvanlarını otlattığı bir alandır. Ve yok olmayla karşı karşıyadır.
Sayın Bakan, Aslanköylülerin çığlığını duyun ve bölgenin su kaynaklarını patlatılacak dinamitlerle yok edecek bu talana engel olun. Aksi taktirde bu vebalden kurtulamazsınız.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Ülkemizde yıllardır sözü edilen kentsel dönüşümün sadece adı vardır.
Birçok ilimizde, bugüne kadar gerçekleştirilemeyen kentsel dönüşüm yüzünden, yorgun binalar kendiliğinden yıkılmaya başlamış, mal ve can kayıpları yaşanmıştır.
1999 Marmara Depreminden bu yana 26 yıl geçmesine rağmen, büyük İstanbul depremine adım adım ilerleyen ve “tabut evlere dönüşen” İstanbul’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kentsel dönüşüm yerine kanal İstanbul projesine öncelik vermemiştir.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Deprem bölgesinde aradan geçen yıllara rağmen hayat bir türlü normale dönememiş, başta barınma olmak üzere, çeşitli alt ve üst yapı sorunları hala çözülememiş, vatandaşlarımızın bir kısmı halen konteynerlerde yaşam mücadelesi vermektedir.

Depremzedelerimiz bu kışı da ne yazık ki geçen yıllarda olduğu gibi bu yılda soğuk konteynerlerde geçirmek zorunda kalmıştır.

Bu durum büyük mağduriyetlere neden olmuş, teslim edilen konut sayısı, depremzede vatandaşlarımızın konteyner kent yaşamından kurtarılmasına yetmemiş, bu kış da deprem bölgesinde bacalar sıcak yuva yerine, yine soğuk konteyner kentlerde tütmeye devam edecektir.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Siz, 2022 yılında kurası çekilen “İlk evim arsa” projesi kapsamında hak sahiplerine daha arsalarını bile teslim edememişken, şimdi de 500 bin sosyal konut sözü vererek hayal satmaya devam ediyorsunuz.
Önce ilk evim arsa projesinde hak sahibi olan binlerce vatandaşımızın arsalarını teslim edin, TOKİ mağdurlarının mağduriyetlerini giderin, ardından depremzedelerimizin tamamının konutlarını teslim edin, onları soğuk konteynerlerden kurtarın ve onlarla “helaleşin”. Daha sonra da 500 bin sosyal konuttan bahsedin.

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Şimdi biraz da tarımla ilgili konulara değinmek istiyorum. Dağıyla, taşıyla, ovasıyla, yaylasıyla Mersin her türlü ürünün yetiştirilebildiği önemli bir bölge. Zaman zaman vatandaşlarımız bizi arayarak, kendi bölgelerinde yetiştirdikleri ürünlerle ilgili çektikleri sıkıntıları dile getirmemizi talep ediyorlar.

Ne yazık ki 23 yılık bu iktidar döneminde sıkıntı çekilmeyen hiçbir ürün kalmadı!
İktidarsa bulutların üzerinde dolaşırken, tarımla ilgili politikalarını anlatırken çiftçiye çağ atlattığından bahsediyor! Yahu çiftçi çağ atladıysa bu üreticiler neden bu kadar şikayet ediyor?
Neden bu kadar zarar ediyor? Biz sizleri dinlerken kendimizi sanki başka bir Türkiye’de yaşıyormuş gibi hissediyoruz!
Bu ürünlerden her yıl birisinden ya da ikisinden zarar edilebilir, ancak tümünden de zarar edilebilir mi? Şu anda çiftçilerimizin bankalara ve tarım krediye olan borcu 1 triyonu aşmış!
Çiftçi her yıl geriye gidiyor, borcu artıyor, feryatları göğe yükseliyorsa izlediğiniz politikaları neden gözden geçirmeyi düşünmüyorsunuz?
Ben buradan açıkça söylüyorum: Bu kadar yanlışın bilinçsiz bir şekilde yapılması asla mümkün olamaz!
Çiftçi canından bezmiş ise, gençler tarımla ilgilenmek yerine şehirlerde asgari ücrete talip olarak iş peşine düşüyorsa bunun nedenini sizler neden hala anlamamakta ısrar ediyorsunuz!
Sizin çiftçilere, hayvancılara kısaca üreticilere olan bu düşmanlığınızı bize nasıl izah edeceksiniz? Lütfen kendinize gelin!
Çiftçi sayımız azalıyor. Son 10 yılda 1 milyon çiftçi üretimden uzaklaştı! Tarımla uğraşan insanların yaş ortalaması şu anda 58’e yükselmiş durumda!
Yarın bu insanlarda hakka yürüdüğünde, üretim yapacak kimse kalmadığında, çok sevdiğiniz o ithalat politikalarınızla, yurtdışındaki üreticileri sübvanse ederek mi milleti doyuracaksınız?
Sizin bu üreticilerden alıp veremediğiniz nedir?
Şu anda hiçbir ürün üreticinin yaptığı masraflarını karşılamıyor. Çiftçi size göre ne yapmalı, üretimden mi vazgeçmeli, yoksa ödeyemediği borçlar nedeniyle evini, arazisini mi satmalı? Yoksa intihar mı etmeli?
Üretici ürününü yetiştirip, üç beş kuruş kazanacağı anda gümrük vergilerini indirip ithalatı serbest bırakıyor, ya da üretici ürettiği ürünü ihraç edeceği anda ihracatı kısıtlıyorsunuz!
Pandemi veya başka saiklerle 2020 yılının Nisan ayında 4 ay süreyle limon ihracatına getirilen yasak, üreticileri perişan etmiştir. Kaybedilen ihracat pazarları yüzünden her yıl limon dalında kalmakta ve üretici büyük oranda zarar etmektedir.
Mısırda da her yıl benzer durum yaşanmaktadır. Üretici tam hasada başladığında TMO 7 ay içinde sıfır gümrükle tam 3 milyon ton mısır ithal etti ve depolar mısırla dolduruldu.
Bu durum karşısında üreticiler mısırını maliyetine tüccara satmak zorunda kaldı.
Mersin’in Anamur Bozyazı ve Silifke ilçelerinde çilek hasadının başladığı şu dönemde, Mersin’e Mısır’dan tonlarca çilek geldi.
Ayrıca yerli muza destek vermek yerine her yıl 200-300 bin ton muz ithal ediyorsunuz.
Her yıl hemen hemen her üründe ithalat kapısını sürekli açık tutuyor ve yerli üreticiyi adeta yok sayıyorsunuz. Bunların hesabını üreticilere ve halka nasıl vereceksiniz?

Değerli Milletvekilleri,

Sorun çok, çözüm yok olduğu için her iki bakanlığın bütçesine de red oyu kullanacağımızı belirtiyor, Yüce Meclisi ve Aziz Milletimizi saygıyla selamlıyorum.

İYİ Parti
Müsavat Dervişoğlu
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r