Türklerin, Urfa Göbeklitepe’de çıkan kanıtlara göre on binlerce yıl öncesinden beri bu topraklarda var olduğu biliniyor. 1071’de Malazgirt Zaferi ile Bizans kuşatmasını yıkarak yeniden Anadolu’ya giriş yapan Türk milleti, 1922’de Büyük Taarruz’la aynı topraklarda bağımsızlığını tüm dünyaya ilan etti.
Türk milleti için Anadolu, sadece bin yıllık değil; on binlerce yıllık bir yurt. Göbeklitepe’de ortaya çıkan tarihi bulgular, bu topraklarda insanlığın ilk medeniyet adımlarını atan ellerin Türklerin ataları olduğuna işaret ediyor. Yani biz bu toprakların misafiri değil, binlerce yıllık asli sahibi, kökleri en derine inmiş milletiyiz.
1071’de Alparslan’ın ordusuyla kazandığı Malazgirt Zaferi, Bizans’ın zincirlerini kırarak Türk milletinin Anadolu’daki varlığını yeniden taçlandırdı. O gün yalnızca bir savaş kazanılmadı; Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olacağı tarih sayfalarına yazıldı.
Aradan sekiz buçuk asır geçti. 26 Ağustos 1922 sabahı, Mustafa Kemal Atatürk Kocatepe’de ordusunun başındaydı. Büyük Taarruz başladı. Malazgirt’te açılan kapının kapanmaması için, Türk milleti emperyalizme karşı en büyük mücadelesini verdi. Düşman orduları dört günde yok edildi, milletin iradesi özgürlüğünü geri aldı.
Atatürkçü düşünce, bu iki tarihi günü bir zincirin halkaları gibi görür. Malazgirt, vatanı bize armağan etti; Büyük Taarruz ise o vatanın bir daha esaret altına alınamayacağını bütün dünyaya gösterdi. Türklerin Göbeklitepe’den başlayan, Malazgirt’te taçlanan, Kocatepe’de bağımsızlıkla mühürlenen bu yolculuğu, milletimizin tarihsel devamlılığını ortaya koymaktadır.
Bugün 26 Ağustos’u anmak, yalnızca bir zaferi değil, Türk milletinin 10 binlerce yıllık varlığını, direncini ve bağımsızlık aşkını hatırlamaktır. Çünkü tarih bize şunu gösteriyor: Bu topraklarda Türk milleti vardır, Türk milleti kalacaktır.
News
