DOLAR 39,5242 0.11%
EURO 45,5119 0.12%
ALTIN 4.308,840,19
BITCOIN 41312800,37%
Mersin
28°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Haziran’da ölmek zor

Haziran’da ölmek zor

ABONE OL
Haziran 18, 2025 09:08
Haziran’da ölmek zor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Haziran’da ölmek zor

Acılardan anlar mı günler, aylar, mevsimler ve yıllar? Bilirler mi ölümün hiçbir ana yakışmayacağını ve ölümün acı, hazin, soğuk, hem de çok soğuk olduğunu? Hissederler mi ölümün kavurucu bir hasret, yüreklerde sızlayan bir yara olduğunu? Elbette bilmiyoruz bu soruların yanıtlarını. Ama bildiğimiz bir şey var ki; bazı aylar ve mevsimler bizim için karadır, hem de kapkara… İşte aylardan Haziran, böyle kapkara bulutların üstümüzde kalın bir yorgan gibi örtüldüğü bir zaman dilimidir, sevgili dostlar…
Biraz geçmişe gidip, hatırlayalım. Nazım Hikmet, toplumsal gerçekçi, vatansever şairimiz, orduya isyana teşvikten,1938 de tutuklanıp 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldıktan tam 12 yıl sonra 1950 de serbest bırakıldı. Yasal yükümlülüğü olmadığı halde askerliğine karar alınmasını, hayatına karşı bir tehdit gördü Nazım. Bu sırada bütün yurtta ve dünyada tanınan ve sevilen bir şairdi. Bu durumdan rahatsız olanların canına kast edecekleri duyumunu da alınca, 25 Temmuz 1951 de Romanya üzerinden Moskova’ya gitti.
Ve böylece vatana hasretlik yılları başlar usta şairin. Bu dönemde, Uluslar arası Barış Ödülü verilir ve Dünya Barış Konseyi Başkanlık Divanına seçilir. Ama bütün bunlar ve Rus fütürizm akımının önde gelen ismi olan şair Mayakovski ile dostluğu, Vera ile olan mutlu evliliği, vatan hasretine deva olmaz. Üstüne üstlük cezaevi yıllarından kalan hastalıklar onu rahat bırakmaz. Ve ölüm kapısını 3 Haziran1963 yılının sabahında çalar, kalp krizini bahane edip, alır götürür bu dünyadan. Usta ölümü hissetmiş olmalı ki, bakın neler yazmış Vera’ya son şiirinde:
Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gülsene dedi bana
Ölsene dedi bana
Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm…
Nazım’ın büyüklüğünü, insanlığını bilen seven kalpler sarsıldı vurgun yemişcesine. İşte Nazım gibi toplumsal gerçekçi şair Hasan Hüseyin Kormazgil, öyle derinden etkilenir ki; acıları köpürür, paylaşmak ister mısralarla. İçindeki sancı büyüyüp durmaktadır. İçinde o köpüren sızılar girdap olsa da, bir türlü nehir olup akmaz, öyle durur yüreğinde…
Aradan yıllar geçer. Nazım’ın Bursa cezaevinde tanıştığı kader arkadaşı, büyük toplumsal gerçekçi yazar Orhan Kemal’in çileli cezaevi yılları bitmiş, hayatını yazar olarak kazanabilmektedir. Yalnız Türkiye’de değil, yurt dışında da oldukça saygın ve sevilmektedir. Davetli gittiği Sofya’da beyin kanaması geçirerek hayata veda eder. Takvimler 2 Haziran 1970’i göstermektedir. Cenazesi özel bir konvoyla 5 haziran 1970’ de yurda getirilip, Zincirlikuyu mezarlığına defnedilir…
Orhan Kemal’in ölüm haberi deprem etkisi yaratır yine sevenlerinin ve şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in yüreğinde. Nazım’ın ölümüyle başlayan ve köpürüp duran sızılar öyle büyür, öyle köpürür ki; taşar, şiir olur kaleminden akar da akar. Ve şiirine “Haziranda Ölmek Zor” adını verir… Hep birlikte şiirden birkaç bölümü okumaya ne dersiniz?

uy anam anam
haziranda ölmek zor!
nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?
kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!»
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
Hasan Hüseyin Korkmazgil, iki büyük ustanın ölümlerinin ardından hemen, acısını anlatan şiir yazmaması ile ilgili açıklamasında, bakın neler demiş sevgili okuyucular.
“1963’lerde yaşanılanları, ben ancak böyle dökebildim 1976’larda şiire. On üç yılda özümsemişim o olayları, on üç yıl sonra damıtabilmişim. O günleri yaşayıp da ozanlığa soyunanlar, elbette ki benden daha iyi yapabileceklerdir bu işi. “El elden üstündür, taa arşa kadar” demiş eskiler.”
Nazım Hikmet ve Orhan Kemal gibi toplumsal gerçekçi yazım ustası Ahmed Arif, Orhan Kemalin öldüğü gün, 2 Haziran 1991 tarihinde kalp krizinden vefat edince, “Haziranda Ölmek Zor” şiirinin kahramanlarına Ahmed Arif ismi de ekleniyor. Bu üç isim birlikte anılmaya başlıyor. Ama hatırlamalıyız ki, Haziranda kaybettiğimiz çok sayıda, çok değerli edebiyatçılarımız var. Cahit Zarifoğlu, Ahmet Haşim, Cemil Meriç, Peyami Safa, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Külebi, Cahit Irgat, Tahsin Saraç, Halide Nusret Zorlutuna, Hasan İzzettin Dinamo vs.
Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmed Arif ve yukarıda isimlerini belirttiğimiz şair ve yazarlarımızın çokluğunu görünce, çok daha derinden “Haziranda Ölmek Zor” değil, çok zor demek geliyor içimizden. Edebiyatımızın bu dev ustalarını saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun… Biliyoruz ki şiirleri ve eserleriyle sonsuza kadar yaşayacaklar. Şiirleri ve tüm yazdıklarıyla okuyucularını aydınlatacaklar. Bizler de onları anmaya, anlamaya ve anlatmaya devam edeceğiz. “Haziranda Ölmek Zor” hem de çok zor…

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r